Ayrılanlar bilirmiş ancak ayrılığın rengini, Kaybetmeyen ne bilsin yüreğinin dengini...
24 Temmuz 2008 Perşembe
23 Temmuz 2008 Çarşamba
21 Temmuz 2008 Pazartesi
DANS
Dansın özelliği şiiri ve edebiyatı görsel boyutlara taşıyıp sahnede
hareketler aracılığıyla yansıtabilmesinde yatar. İnsan bedeninden yola
çıkan bir estetik form olan dans, duyguyla düşünceyi hareket diliyle
ileten tek sanattır...
Geyvan McMillen
hareketler aracılığıyla yansıtabilmesinde yatar. İnsan bedeninden yola
çıkan bir estetik form olan dans, duyguyla düşünceyi hareket diliyle
ileten tek sanattır...
Geyvan McMillen
* * *
20 Temmuz 2008 Pazar
BEKLEYECEĞİM
Aylar geçip yıllar olsa da,
Yıllar geçip zaman dolsa da,
Aşkın arzuları beni boğsa da,
Bir gün seversin diye bekleyeceğim.
Bugün nişanlansan, yarın evlensen,
Benden başka binbir kişi sevsen,
Hepsiyle ayrı ayrı izdivaç görsen,
Bir gün dönersin diye bekleyeceğim.
Seni beklemekle geçse de ömrüm,
Şu fani dünyada kalmasa günüm,
Senden uzakta ölürsem bir gün,
Ahirette seni bekleyeceğim...
Ahmet Hamdi TANPINAR
17 Temmuz 2008 Perşembe
15 Temmuz 2008 Salı
14 Temmuz 2008 Pazartesi
KIRK YAŞIN EŞİĞİNDE ŞİİR
Küçük heyecanlara paydos,
Çünkü rüzgarla aynı yaştayım,
Çünkü güneş kardeşim,
Bir ırmakla sevişmekteyim.
Bana artık dingin olmak,
Bana yalınlık yaraşır,
İçimde şiirin güzelliği,
Yaşamak sevinciyle yarışır.
Güzeller güzeli ömrüm,
Sana gitgide sevdalanıştayım,
Nice emeklerle dokunmuş,
Bir ince, bir nazlı nakıştayım.
Küçük tasalara, tutkulara paydos,
Çünkü evrenle aynı yaştayım,
Başsız sonsuz doyumsuz ,
Bir başdöndürücü akıştayım...
Çünkü rüzgarla aynı yaştayım,
Çünkü güneş kardeşim,
Bir ırmakla sevişmekteyim.
Bana artık dingin olmak,
Bana yalınlık yaraşır,
İçimde şiirin güzelliği,
Yaşamak sevinciyle yarışır.
Güzeller güzeli ömrüm,
Sana gitgide sevdalanıştayım,
Nice emeklerle dokunmuş,
Bir ince, bir nazlı nakıştayım.
Küçük tasalara, tutkulara paydos,
Çünkü evrenle aynı yaştayım,
Başsız sonsuz doyumsuz ,
Bir başdöndürücü akıştayım...
Ataol BEHRAMOĞLU
10 Temmuz 2008 Perşembe
8 Temmuz 2008 Salı
UNUTMA DOSTUMSUN
Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan,
Bulutlara rüzgara asarım suretini her akşam,
Her akşam bir mektup yazarım dağlar kadar,
Meşeler göğermiş diyorsun, varsın göğersin,
Anlamını yitiren bir şeyler mi var şimdilerde.
Yazdığım şiirlere yabancıyım, sokaklara yabancıyım
Taşı delemiyor bir çığlık ve apansız
Su oluyorum ipince, kendime sızıyorum.
Dünya yetmiyor bazan, bırakıp gidebilir miyim?
Kuşları ürkütülmüş bir dal gibiydin, öylesine mahzun!
Efkar da yakışırdı sana, ilk kadeh kekik kokardı.
Unutalım mı şimdi kente indiğimiz o ilk günü,
Sabahlara kadar okuduğumuz o kitapları,
Sabahlara kadar düşüncelerimizde
Yaşattığımız hayallerimizi.
Kar aydınlığında yürüdüğümüz o yolları,
Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan,
Bulutlara rüzgara asarım suretini her akşam,
Her akşam mektup yazarım dağlar kadar,
Kayıp bir adresten geliyor sesin şimdi, üşüyorsun
Unutma dostumsun sen, neredeysen orda ölmek isterim!
Ahmet TELLİ
Ahmet TELLİ
7 Temmuz 2008 Pazartesi
HAYAT DERSİ
Efsane Wimbledon tenis oyuncusu Arthur Ashe AIDS’den ölmekteydi.
Dünyanın her köşesindeki hayranlarından mektuplar yağmaktaydı.
Bunlardan bir tanesi şöyle soruyordu:
“Neden Tanrı böylesine kötü bir hastalık için seni seçti?”
Arthur Ashe buna şu cevabı verdi:
Tüm dünyada…
50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar,
5 milyon tenis oynamayı öğrenir,
500,000 profesyonel tenisi öğrenir,
50,000 yarışmalara girer,
5,000 büyük turnuvalara erişir,
50’si Wimbledon’a kadar gelir,
4′ü yarı finale,
2’si finale kalır.
Elimde şampiyonluk kupasını tutarken Tanrı’ya “Neden ben?” diye
hiç sormadım.
Ve bugün sancı çekerken, Tanrı’ya “Niye ben?” mi demeliyim?
Mutluluk insanı tatlı yapar
Zorluklar güçlü yapar,
Hüzün ise insan yapar,
Yenilgi mütevazı yapar,
Başarı insanı ışıldatır
Ama yalnız Tanrı yolumuza devam etmemizi sağlar.
Tanrı’ya asla “Niye ben?” diye sormayın… Ne olacaksa olacak… O’nun
kendine has usulleri vardır… Herşey kendi İyiliği için olur…
İnancınızı koruyun.
Dünyanın her köşesindeki hayranlarından mektuplar yağmaktaydı.
Bunlardan bir tanesi şöyle soruyordu:
“Neden Tanrı böylesine kötü bir hastalık için seni seçti?”
Arthur Ashe buna şu cevabı verdi:
Tüm dünyada…
50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar,
5 milyon tenis oynamayı öğrenir,
500,000 profesyonel tenisi öğrenir,
50,000 yarışmalara girer,
5,000 büyük turnuvalara erişir,
50’si Wimbledon’a kadar gelir,
4′ü yarı finale,
2’si finale kalır.
Elimde şampiyonluk kupasını tutarken Tanrı’ya “Neden ben?” diye
hiç sormadım.
Ve bugün sancı çekerken, Tanrı’ya “Niye ben?” mi demeliyim?
Mutluluk insanı tatlı yapar
Zorluklar güçlü yapar,
Hüzün ise insan yapar,
Yenilgi mütevazı yapar,
Başarı insanı ışıldatır
Ama yalnız Tanrı yolumuza devam etmemizi sağlar.
Tanrı’ya asla “Niye ben?” diye sormayın… Ne olacaksa olacak… O’nun
kendine has usulleri vardır… Herşey kendi İyiliği için olur…
İnancınızı koruyun.
5 Temmuz 2008 Cumartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
-
Camili ( Macahel ) Macahel yöresi üç tarafı Karçal dağ silsilesi, bir tarafı Gürcistan sınırı ile çevrelenmiş doğal olarak ...
-
İstanbul gurbetinde yapturdum yapilari, Ne gelen var ne giden, kitledum kapilari, Trabzon’dan kalk ta gel, sular gibi akta ge...
-
ONLAR BİR ZAMANLAR EKRANIN YILDIZIYDI 1980'lerin sonundan 20'lere kadar televizyon ekranlarından bir çok yerli dizi gelip geç...