Erkekler mi daha çok depresyona girer yoksa kadınlar mı? Bilimsel araştırmalara göre bu sorunu cevabı erkekler. Peki niçin erkekler daha çok depresyona maruz kalıyor?
Susan Freinkel'in makalesi
Depresyonun kadınlarda olduğu gibi erkeklerde de, içe kapanıklık, asosyallik olarak dışa vuracağını düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Depresyon erkeklerde genellikle kızgınlık ve öfke ile maskelenmiş şekilde açığa çıkıyor.
Erkekler depresyondan düşündüğümüzden çok daha fazla muzdaripler. Kanada’da yapılan bir araştırmaya göre; işsiz yedi erkekten birinin altı ay içinde depresyona girmesi kuvvetle muhtemel. Erkeklerin kadınlardan 3 kat daha fazla intihara meyilli olduğu da bilinen gerçekler arasında.
Ancak çoğu zaman erkeklerde depresyon teşhisi koymak ve yardım almalarını sağlamak hiç de kolay olmuyor. “Erkekler kolay kolay yardım talep etmiyorlar.” diyor Ulusal Akıl Sağlığı Enstitüsü (NIMH) Müdürü Thomas Insel ve “Bu Y kromozomunda bulunan bir genden kaynaklanıyor olsa gerek.” diye ekliyor.
Depresyonda Cinsiyet Farkı
Yıllardır, en temel bilgilerimiz, kadınların erkeklerden iki kat daha fazla depresyona girdiği şeklindeydi. Ancak son çalışmalarla bu durum uzmanlar tarafından inceleme altına alındı ve şimdiye kadar depresyona girdiği tespit edilen erkeklerin raporları incelenmeye başlandı. Uzmanların ezber bozacak olan sorusu şu: erkekler kadınlar kadar çok depresyona giriyorlar mı?
McLean Hastanesi Erkekler Merkezi Müdürü aynı zamanda Harvard psikologlarından William Pollack bu yerleşik yargıya karşı -yani depresyon konusundaki cinsiyet farkı konusunda- bir çalışma yönetiyor. Pollack depresyona giren erkek sayısının kadınlarınkine eşit olduğunu savunuyor. “Bunu anlamak için intihar oranlarına bir bakın yeter” diyor Pollack ve ekliyor: “Erkeklerin intihar sayısı kadınlarınkine oranla 4/1 daha fazla. Bu oran depresyona giren erkeklerin sayısının düşük olduğunu söyleyenlere ne denli yüksek olabileceğinin bir ispatıdır.” dyor.
Erkeklerin Depresyonu Farklı Görünüyor
Çünkü bu bozukluğun başlangıcında “Erkekler hisleri konusunda; üzüntülü mü, depresif mi, sıkıntılı mı olduklarına dair konuşmuyorlar.” diyor Iowa Üniversitesi psikologlarından ve “Erkeklerle Derinlemesine Psikoterapi” isimli kitabının yazarlarından olan Sam Cochran. “Erkekler genel itibariyle işle ilgili ve performanslarına yönelik şikayetlerde bulunuyorlar. Halbuki erkekler çabuk kızabilen ve ayrıca öfkeye meyilli kişilerdir. Bunlar depresyonun ciddi ciddi göstergesidir aslında. Fakat bu duygular klasik tanının bir parçası olmadığı için pek çok doktor bu ayrıntıyı gözden kaçırıyor.” diye ekliyor Sam Cochran.
“Erkekler rahatsızlık hislerini dışa vurmaya meyillidirler – içlerine atmazlar” diyor Kaliforniya Redlands Üniversitesi psikologlarından ve “Erkeklerle Derinlemesine Psikoterapi” kitabının bir diğer yazarı olan Fredrich Rabinowitz ve devam ediyor: “Erkekler kendilerini kötü hissettiklerinde; evde aile fertleriyle ya da iş yerinde arkadaşlarıyla kavga etmeye, tartışmaya başlıyorlar. Çünkü erkekler işlerine ve alışkanlıklarına takıntılıdırlar ve bu noktalarda kendilerini deşarj ederek rahatlayabiliyorlar. En önemlisi de erkekler iç huzursuzluk yaşadıklarında içkiye ve uyuşturucuya yöneliyorlar ki bu da çok önemli bir nokta gerçekten…”
Hormonların Rolü Olabilir mi?
Erkekler hormonal değişimler sonucu depresyona girmezler ve bu kadınlara has bir durum olarak bilinir. Fakat son zamanlarda uzmanlar testosteron seviyesindeki değişimlerin erkeklerin ruh halini etkileyip etkilemediğini araştırmaya başladı. Şu an itibariyle bulgular oldukça çelişkili, dolayısıyla bu çalışmada henüz bir netliğe varılamadı.
Diğer Teoriler
Bazı araştırmacılar depresyon konusunda kadınları ve erkekleri aynı genlerin etkilemediğini düşünüyorlar. Virginia Cumhuriyet Üniversitesi’nden psikiyatrist Kenneth Kendler de bu düşünceyi destekler mahiyette şunları söylüyor: “Erkeklerde belli etkiler gösteren genler kadınlarda aynı etkileri göstermeyebilir. Kadınlarda etkili olan bazı genler de erkeklerde aynı etkilere neden olmayabilir.”
Bu konudaki şüpheler dolayısıyla erkeklerde ve kadınlarda depresyona sebep olan genlerin hangi genler olduğu bir grup araştırmacı tarafından araştırılmaya devam ediliyor.
Öyle ya da böyle, hiç şüphe yok ki erkekler istatistiklerin gösterdiğinden çok daha fazla depresyondalar. Kadınlar depresyonda girdikleri kadar erkekler de depresyona girmektedirler ve uzmanların da hem fikir olduğu gibi erkekler, uzun süre yardım almadan depresyonla baş etmeye çalıştıkları için bu durum hayatlarına ciddi anlamda zararlar verebilmektedir.
Neyse ki, tedavilerde büyük oranda cinsiyet körlüğü var. Yani tedaviler ve ilaçlar erkek-kadın ayırımı yapmıyor. Yine de Amitriptline ve imipramine gibi eski ilaçlar kadınlarda erkeklerden çok daha etkili olmasına rağmen, Prozac ve buna benzer yeni antidepresanlarda böyle bir ayrım yok. Bununla beraber birçok çalışma kadınlar için de erkekler için de eşit miktarda iyi sonuçlar veren muhtelif psikoterapi teknikleri bulunduğunu göstermektedir.
Çeviren: Zeynep Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder