25 Aralık 2011 Pazar

Sinop'un Antikçağ Kültürü

Sinop'un Karadeniz'in en güvenli ve güçlü ticari potansiyele sahip şehri olması Greklerin buraya erken çağlardan beri ilgi göstermelerini ve Ege dünyasının zengin kültürel yaşantısından kopmamasını sağlamıştır. Şehir, tüm deniz kıyısının merkezindedir. 350 mil uzaklıkta, batıda Byzantium, doğuda Phasis, kuzeyde Odessa ve Olbia ve Tanais vardır ve bunlar Sinop merkez alındığında Karadeniz'in de belli başlı noktalarıdır. Kırım ile Sinop arasında 144 mil uzunluğundaki denizin ortasında açık günlerde her iki kıyının da görüldüğünü Strabon'dan beri tüm denizci ve seyyahlar belirtir.

Mezopotamya ve Anadolu yolları Sivas'tan Karadeniz'e ulaşabilmek için iki rota takip ederdi: Bunlardan ikincisi Sivas, Tokat, Amasya, Kavak ve Samsun yoluydu ki bu yoldan bir kol Amasya'dan itibaren Gümüşhacıköy, Vezirköprü, Boyabat-Sinop bağlantısını sağlardı. Anadolu, Mezopotamya, İran, Suriye, Mısır ve Kilikya malları ve Hindistan, Yemen eşyası Trabzon, Samsun ve Sinop Limanlarına gelirdi. Bu yolların erken çağlardan itibaren kullanılmış olmaları gerekir. Ticaret bağlantısını ve önemini büyük ölçüde denizden sağlayan Sinop'ta kıyı kesimini Anadolu'dan ayıran aşılması güç dağ sıraları Roma yolları yapıldıktan sonra Sinop'un kara ticaretine darbe vurmuş ve buna karşılık Amissus (Samsun) gelişmiştir. Hellenistik dönemde Ephesus'u İç Anadolu'ya bağlayan yolların yapılmasına rağmen Sinop'un Kapadokya ürünleri için Liman olması özelliği uzun süre devam etmiştir. Limanı batıya bağlayan bir kıyı yolunun ise son yıllara kadar yapılamadığı bu yolun çok tehlikeli olduğu ve ekonomik olmadığı bilinmektedir. Günümüzde Sinop'u Anadolu'ya bağlayan en önemli yol Boyabat yoludur ve bunun dışında şehir bir liman karakterini taşımaktadır. Sinop'un ihraç ettiği ürünlerin başında kereste gelirdi. Günümüzde olduğu gibi geçmişte de gemi inşasında ve mobilyacılıkta kullanılan kerestenin önemli bir üretim merkezi İstefan'dı. Balıkçılık da her zaman önemliydi. Strabon, zeytin ağaçlarının çokluğuna işaret ederken, zeytinyağı yöre ve Yunanistan için önemli bir madde olduğunu belirtir. Strabon'un "Sinopik" olarak adlandırdığı kırmızı toprak ise Antikçağ Sinop'unun bilinen en değerli ürünüydü. Kırmızı mürekkep, mineral boyaması olarak üretilen bu madde, boya olarak gemi, tahta, ev, mobilya ve terra cota imalinde kullanılırdı.

Sinop'un Grek kültürü içinde demokratik yaşantısı onun Antikçağ tarihinde neden değişken, özgürlükçü bir felsefe okulu yarattığını açıklar. Sinop'lular Atina'da Diogenes'in kesin net fikirlerini ürettiler. Aklın tabiatı, giderek özgür, cesur ve kinik bir karakter aldı. Bu Atina etkisi ve Sinop Limanının özgür koloni yaşantısı ile açıklanabilecek bir durumdur. Diogenes'in babası ile birlikte Atina'ya Anthistenes'in okuluna gittiği söylenir. Diogenes'in İskender ile karşılaşmasındaki fıçı olayının da belirttiği gibi, insanın insana olan kişisel cesareti, saklamak, yalnız yaşamak, hayatın nimetlerinden şuh bir neşe bulmak, tüm bir kinik karakter özellikleri maceralı bir koloni yaşamının ürünüdür.

Tarihsel ve arkeolojik kaynaklar Sinop'ta 12 Helen Tanrısı'ndan 7 sine inanç olduğunu ortaya koymuştur : Zeus , Apollo, Hermes, Ares, Poseidon ve Demeter. 5 tanrı ise geç dönemde önem kazanmıştır. Dionysos, Asclepius, Dioscurlar, Serapis ve İsis. Sinop'taki 4 mitolojik kahraman ise Autolycus, Phlogius, Perseus ve Heracles'tir. 4 asral tanrı :Helios, Selene, Hydria. Caos ve Sirius. 6 kavram : Nemesis, Themis, Eros, Nike, Hygeia-Fortuna. Robinson, Asurluların kendi inanışlarını buraya getirirken, ay tanrısı Sin'i de şehrin ismi olarak belirttiklerini söylemektedir. Ay kültüründen geliştirilmiş bu inanış "Men" adı altında Pontus yöresinde yaygın bir inanıştı. Şüphesiz geç dönemin en önemli tanrı kültürünü Serapis oluşturuyordu. Sinop'luların Serapis'i diğer Anadolu şehirlerindeki tanrı kültürlerinde olduğu gibi Mısır'dan aldıkları ve Zeus Helios'un yerine Güneş Tanrısı Osiris ve Apis'in bir kombinasyonu haline getirdikleri anlaşılır. Bu kültürle ilgili olarak Sinop'ta bir tapınağın kalıntıları vardır. Bu konuda söylenecek son söz Roma çağında bir çok kentte olduğu gibi bu şehirde de Augustus inanışı ve tapınağının olduğudur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Mutluluğun Anahtarı