Sinop'un Karadeniz'in en güvenli ve güçlü ticari potansiyele sahip şehri
olması Greklerin buraya erken çağlardan beri ilgi göstermelerini ve Ege
dünyasının zengin kültürel yaşantısından kopmamasını sağlamıştır.
Şehir, tüm deniz kıyısının merkezindedir. 350 mil uzaklıkta, batıda
Byzantium, doğuda Phasis, kuzeyde Odessa ve Olbia ve Tanais vardır ve
bunlar Sinop merkez alındığında Karadeniz'in de belli başlı
noktalarıdır. Kırım ile Sinop arasında 144 mil uzunluğundaki denizin
ortasında açık günlerde her iki kıyının da görüldüğünü Strabon'dan beri
tüm denizci ve seyyahlar belirtir.
Mezopotamya ve Anadolu yolları Sivas'tan Karadeniz'e ulaşabilmek
için iki rota takip ederdi: Bunlardan ikincisi Sivas, Tokat, Amasya,
Kavak ve Samsun yoluydu ki bu yoldan bir kol Amasya'dan itibaren
Gümüşhacıköy, Vezirköprü, Boyabat-Sinop bağlantısını sağlardı. Anadolu,
Mezopotamya, İran, Suriye, Mısır ve Kilikya malları ve Hindistan, Yemen
eşyası Trabzon, Samsun ve Sinop Limanlarına gelirdi. Bu yolların erken
çağlardan itibaren kullanılmış olmaları gerekir. Ticaret bağlantısını ve
önemini büyük ölçüde denizden sağlayan Sinop'ta kıyı kesimini
Anadolu'dan ayıran aşılması güç dağ sıraları Roma yolları yapıldıktan
sonra Sinop'un kara ticaretine darbe vurmuş ve buna karşılık Amissus
(Samsun) gelişmiştir. Hellenistik dönemde Ephesus'u İç Anadolu'ya
bağlayan yolların yapılmasına rağmen Sinop'un Kapadokya ürünleri için
Liman olması özelliği uzun süre devam etmiştir. Limanı batıya bağlayan
bir kıyı yolunun ise son yıllara kadar yapılamadığı bu yolun çok
tehlikeli olduğu ve ekonomik olmadığı bilinmektedir. Günümüzde Sinop'u
Anadolu'ya bağlayan en önemli yol Boyabat yoludur ve bunun dışında şehir
bir liman karakterini taşımaktadır. Sinop'un ihraç ettiği ürünlerin
başında kereste gelirdi. Günümüzde olduğu gibi geçmişte de gemi
inşasında ve mobilyacılıkta kullanılan kerestenin önemli bir üretim
merkezi İstefan'dı. Balıkçılık da her zaman önemliydi. Strabon, zeytin
ağaçlarının çokluğuna işaret ederken, zeytinyağı yöre ve Yunanistan için
önemli bir madde olduğunu belirtir. Strabon'un "Sinopik" olarak
adlandırdığı kırmızı toprak ise Antikçağ Sinop'unun bilinen en değerli
ürünüydü. Kırmızı mürekkep, mineral boyaması olarak üretilen bu madde,
boya olarak gemi, tahta, ev, mobilya ve terra cota imalinde
kullanılırdı.
Sinop'un Grek kültürü içinde demokratik yaşantısı onun Antikçağ
tarihinde neden değişken, özgürlükçü bir felsefe okulu yarattığını
açıklar. Sinop'lular Atina'da Diogenes'in kesin net fikirlerini
ürettiler. Aklın tabiatı, giderek özgür, cesur ve kinik bir karakter
aldı. Bu Atina etkisi ve Sinop Limanının özgür koloni yaşantısı ile
açıklanabilecek bir durumdur. Diogenes'in babası ile birlikte Atina'ya
Anthistenes'in okuluna gittiği söylenir. Diogenes'in İskender ile
karşılaşmasındaki fıçı olayının da belirttiği gibi, insanın insana olan
kişisel cesareti, saklamak, yalnız yaşamak, hayatın nimetlerinden şuh
bir neşe bulmak, tüm bir kinik karakter özellikleri maceralı bir koloni
yaşamının ürünüdür.
Tarihsel ve arkeolojik kaynaklar Sinop'ta 12 Helen Tanrısı'ndan 7
sine inanç olduğunu ortaya koymuştur : Zeus , Apollo, Hermes, Ares,
Poseidon ve Demeter. 5 tanrı ise geç dönemde önem kazanmıştır. Dionysos,
Asclepius, Dioscurlar, Serapis ve İsis. Sinop'taki 4 mitolojik kahraman
ise Autolycus, Phlogius, Perseus ve Heracles'tir. 4 asral tanrı
:Helios, Selene, Hydria. Caos ve Sirius. 6 kavram : Nemesis, Themis,
Eros, Nike, Hygeia-Fortuna. Robinson, Asurluların kendi inanışlarını
buraya getirirken, ay tanrısı Sin'i de şehrin ismi olarak
belirttiklerini söylemektedir. Ay kültüründen geliştirilmiş bu inanış
"Men" adı altında Pontus yöresinde yaygın bir inanıştı. Şüphesiz geç
dönemin en önemli tanrı kültürünü Serapis oluşturuyordu. Sinop'luların
Serapis'i diğer Anadolu şehirlerindeki tanrı kültürlerinde olduğu gibi
Mısır'dan aldıkları ve Zeus Helios'un yerine Güneş Tanrısı Osiris ve
Apis'in bir kombinasyonu haline getirdikleri anlaşılır. Bu kültürle
ilgili olarak Sinop'ta bir tapınağın kalıntıları vardır. Bu konuda
söylenecek son söz Roma çağında bir çok kentte olduğu gibi bu şehirde de
Augustus inanışı ve tapınağının olduğudur.
Ayrılanlar bilirmiş ancak ayrılığın rengini, Kaybetmeyen ne bilsin yüreğinin dengini...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
-
Camili ( Macahel ) Macahel yöresi üç tarafı Karçal dağ silsilesi, bir tarafı Gürcistan sınırı ile çevrelenmiş doğal olarak ...
-
ONLAR BİR ZAMANLAR EKRANIN YILDIZIYDI 1980'lerin sonundan 20'lere kadar televizyon ekranlarından bir çok yerli dizi gelip geç...
-
İstanbul gurbetinde yapturdum yapilari, Ne gelen var ne giden, kitledum kapilari, Trabzon’dan kalk ta gel, sular gibi akta ge...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder