Hıristiyanlıkta Hz. İsa'yı, İslam'da ise Hz. Muhammed'i temsil etti. Sadece sevginin en önemli simgesi olması değil. Tarihten gelen bir önem bu.
Gül mevsimi geldi. Tomurcuklar açmaya, kokularını saçmaya başladılar bile. Çiçeklerin şahı gülün, diğerleri içinde farklı bir yeri ve önemi vardır.
Çünkü gül, modern tıbba kadar insanlığın şifa ve güzellik kaynağıydı. Eski Yunan mitolojisinde güzellik tanrısının simgesi oldu; Hıristiyanlıkta Hz. İsa'yı, Müslümanlıkta Hz. Muhammed'i temsil etti. Tüm bunları, tam da gül mevsiminde çıkan bir kitaptan öğreniyoruz.
Tıp tarihçisi Prof. Dr. Ayten Altıntaş'ın uzun soluklu araştırmaları sonucunda kaleme aldığı "Gül'ün Tarihte, Tedavide ve Gelenekteki Yeri"ni B'IOTA Vakfı yayınladı. Altıntaş, incelediği yüzlerce tarihi tıp kitaplarında gülle ilgili o kadar çok bilgiye rast gelmiş ki; not tutmaya başlamış. Sonra da bir kitapta toplamış bunları.
Amacını da şöyle anlatıyor: "Uzun yıllar tıpta tedavi edici etkisi sebebiyle kullanılan kokulu gülleri bugünkü tıbba tanıtmak ve tıp tarihindeki serüvenini günümüze taşımak." Güzel kokunun kısa bir tarihçesine de değinilen kitapta gül suyu ve kokusu elde etme yöntemleri detaylı bir şekilde anlatılıyor. Kokuyu şişelere hapsetmeyi keşfeden Zerdüşt rahiplerinin yöntemlerinden, gülü ilaç olarak kullanan İbni Baytar'ın tarifine kadar birçok ilgi çekici bilgiye yer veriliyor. Kitaptaki görseller de içeriği kadar dikkat çekici.
Gülün faydaları
Gül, baş ağrısına ve mide rahatsızlıklarına iyi geliyor: 20. yüzyıla yani modern tıbba kadar gül tedavide ve ilaç yapımında çok yararlanılan bir çiçek. Gül suyu, gül macunu ve gül yağı ayrı ayrı kullanılmış. Güllü ilaç tariflerine tıp kitaplarında çok rastlanıyor. Mesela İbn Sina, gül suyunun ve yağının, serinletici etkisinden dolayı ateşli hastalıkları tedavi ettiğini yazmış. Baş bölgesindeki hastalıklarda ve yüksek ateş durumunda gül suyunun vücuda sürülmesini tavsiye ediyor. Gül yağının müshil olarak kullanılmasını da öneriyor ve "İçince boşaltılması gereken maddeleri boşaltır." yazıyor.
Botanikçi ve doktor İbni Baytar, gül suyunun mide bulantısına iyi geldiğini yazmış. İğrenme, öğürme ve kusmayı dindiriyor, mideyi güçlendiriyor, koklayınca baş ağrısını geçiriyor.
Gül macunu mideye iyi geliyor, hazmı kolaylaştırıyor. Balgamı söktüğü, ciğere kuvvet verdiği tıp kitaplarında sık yazılmış. Gül macunlarının en bilineni gülbeşeker ve gülengübin eskiden gece yatmadan önce veya yemek sırasında alınıyormuş.
Gül suyu yaşam kuvveti veriyor: İbni Baytar'a göre gül suyu aklı, beyni kuvvetlendiriyor ve duyuları keskinleştiriyor, yaşam kuvvetini artırıyor. Heyecandan dolayı aşırı kalp atışına da yararlı olduğu saptanmış.
Ruhsal hastalıkları, tedavisinde gül kullanılmış. 15. yüzyılda yazılmış önemli bir tıp kitabı olan Kamaliye'de 'teninun kokusu dayim gül kokusı gibi olması için' denilerek, bir çeşit pudra tarifi veriliyor: Kuru gül yaprakları havanda dövülüp toz haline getirilir ve hamamdan çıkınca, daha beden ıslak iken boyna, göğse ve koltuk altlarına sürülür. Böylece güzel gül kokusu tekrar yıkanıncaya kadar vücuttan çıkmaz. Altıntaş'a göre bu formülün verilme sebebi ruhu tedavi etmek. Açıklaması da şöyle: "Bu koku ruhaniyeti kuvvetlendirir ve kalbi pek safi eyler."
Bayılana, daralana gül suyu ferahlık veriyor: Şimdi baygınlık geçirene kolonya dökülüyor ya, bu alışkanlık aslında gül suyundan geliyor. Eskiden bayılan hastalara gül suyu dökülürmüş. 30-40 yıldır kolonya kullanılıyor. Gül suyunun, ruh kararması anlamına gelen 'yürek kabarması'na da iyi geldiği yine bu kaynaklarda yer alıyor.
Gül suyu, boğaz ve kulak ağrılarını gideriyor.
Göz hastalıklarını tedavi ediyor. Göz kızarıklıkları, göz ağrıları için kullanılıyor.
Cilt hastalıkları için de gül kullanılmış. Dinaveri'nin Kitabü'n-Nebat kitabından: "Gülü kurutup uylukta ve kasıkta çıkan çıbana koysalar fayda eder, eğer yenmiş derin çıbanlara vursalar et bitirir."
Sivilceleri iyileştiriyor: Ediye-yi Müfrede tıp kitabında da kurutulmuş gülün sivilcelere iyi geldiği yazıyor.
Gül suyundan bebek maması: Eskiler gül suyundan bebekler için mama hazırlamış. Doktor Eşref bin Muhamed tarafından 15. yüzyılda yazılan tıp kitabı "Haza'inü's-Saa'dat"ta çocukların sağlığını korumak için mamalarını gül suyu ile hazırlamaları tavsiye ediliyor.
Gül yağı: Osmanlı hekimlerinin 'mübarek yağ' veya 'iksir gibi faydalı yağ' olarak tanımladığı gül yağı bugün kullandığımız gül esansı değil. Eski tıpta kullanılan gül yağı, güllerin uygun bir sıvı yağ içinde bırakılarak (zeytinyağı, bademyağı, susam yağı) özünün bu yağa çıkmasıyla elde ediliyor.
Çiçekler, meyveler, kabuklar, kökler gibi yararlı olduğu düşünülen her bitkiden bu şekilde yağ yapılıyor. Bunun için kitaplarda şöyle formüller var: "4 ölçü susam yağıyla 1 ölçü gül yaprağını şişe içine koyarlar. 20 gün güneşte bırakırlar, sonra süzüp kullanırlar."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder