Karanlıkta kalmışım anne,
Gün çoktan küsmüş yüzüme,
Nicedir özlemişimde,
Söyleyememişim anne.
Hani o kınalı mübarek ellerini,
Hani o hep secdede alnını,
Bir kere daha öpememişim,
Hani ak pak saçlarının bir telini,
Ve ben o sırma tellere,
Pür nur içindeki yüzüne,
Hani o ela gözlerine hasret,
Bir sabah daha göremeden,
Duyamadan bir kere daha sesini,
Genç ömrüme git demiş,
Sensizliğe asılmışım anne.
Yani ölmüşüm yaşarken,
Kar beyaz olmuşum acına,
Duvar gibi sıvalarını dökmüş,
Bir gecede bin yıl yaşlanmışım,
Ölmüşüm anne ölmüş.
Sana kim git dedi anne?
Bana sordun mu? Sordular mı?
Bu ne acelecilik anne?
Kimden kaçtın böyle?
Yoksa ben çile miydim,
Dert miydim şu kısacık ömrüne?..
Elimde değil anne,
Bak kırıyorum bütün oyuncaklarımı,
Ağaçtan arabamı,
Hani babamdan yadigar kalanı diyorum,
Sonra bana bıraktığın bütün tebessümleri,
İnandığım her şeyi yıkıyorum,
Elimde değil anne.
Sen ki ömrüme yar,
Arkama dağ,
Sırtıma gardaştın.
Nice hainliktir ki bu?
Yıkılmış, yıkmışlar,
Kim yapmış?
Kim kar yağdırmış dağlarıma?
Erken gelen şu ölüme,
Kim arka çıkmış?
Kim ömrümü, can özümü,
Anamı, canımı, cananımı,
Asıl gerçeğimi,
Bal sözlümü elimden almış?
Kim anne? Kim söylesene.
Ve şimdi sen gidiyorsun,
Gitme bile diyemiyorum,
Dilim lal, özüm kan olmuş,
Kaldım anne, ben sensiz kaldım.
Görmüyor musun ey anne?
Çaresizliğim ciğerime oturmuş,
Gidişin kalbime kapanmayan yara,
Sesim kabrinde kalmış,
Parmaklarım mezar taşında,
Gövdem toprağında
Ve oğlun sende kalmış
Hani toprağa ram olduğun gibi,
Hani çürüdüğün gibi,
Çürümüş gövdem.
Kurt düşmüş, toprak düşmüş,
Taş düşmüş ölmüşüm anne ölmüş...
Gün çoktan küsmüş yüzüme,
Nicedir özlemişimde,
Söyleyememişim anne.
Hani o kınalı mübarek ellerini,
Hani o hep secdede alnını,
Bir kere daha öpememişim,
Hani ak pak saçlarının bir telini,
Ve ben o sırma tellere,
Pür nur içindeki yüzüne,
Hani o ela gözlerine hasret,
Bir sabah daha göremeden,
Duyamadan bir kere daha sesini,
Genç ömrüme git demiş,
Sensizliğe asılmışım anne.
Yani ölmüşüm yaşarken,
Kar beyaz olmuşum acına,
Duvar gibi sıvalarını dökmüş,
Bir gecede bin yıl yaşlanmışım,
Ölmüşüm anne ölmüş.
Sana kim git dedi anne?
Bana sordun mu? Sordular mı?
Bu ne acelecilik anne?
Kimden kaçtın böyle?
Yoksa ben çile miydim,
Dert miydim şu kısacık ömrüne?..
Elimde değil anne,
Bak kırıyorum bütün oyuncaklarımı,
Ağaçtan arabamı,
Hani babamdan yadigar kalanı diyorum,
Sonra bana bıraktığın bütün tebessümleri,
İnandığım her şeyi yıkıyorum,
Elimde değil anne.
Sen ki ömrüme yar,
Arkama dağ,
Sırtıma gardaştın.
Nice hainliktir ki bu?
Yıkılmış, yıkmışlar,
Kim yapmış?
Kim kar yağdırmış dağlarıma?
Erken gelen şu ölüme,
Kim arka çıkmış?
Kim ömrümü, can özümü,
Anamı, canımı, cananımı,
Asıl gerçeğimi,
Bal sözlümü elimden almış?
Kim anne? Kim söylesene.
Ve şimdi sen gidiyorsun,
Gitme bile diyemiyorum,
Dilim lal, özüm kan olmuş,
Kaldım anne, ben sensiz kaldım.
Görmüyor musun ey anne?
Çaresizliğim ciğerime oturmuş,
Gidişin kalbime kapanmayan yara,
Sesim kabrinde kalmış,
Parmaklarım mezar taşında,
Gövdem toprağında
Ve oğlun sende kalmış
Hani toprağa ram olduğun gibi,
Hani çürüdüğün gibi,
Çürümüş gövdem.
Kurt düşmüş, toprak düşmüş,
Taş düşmüş ölmüşüm anne ölmüş...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder