23 Ekim 2011 Pazar

Eşitlik mi, eşitsizlik mi?

Neden anlaşamazlar ki yüzyıllar boyu anlaşmış olan kadın ve erkeklerimiz?

Eskiden her şey daha bir eşitmiş. Herkes omuz omuza mücadele etmiş kurtuluş savaşında, mükemmel bir dayanışma. Nasıl ki yiğitler çıkıyorsa, onları doğuran,cepheye mermi taşıyan, gerektiğinde düşmanı püskürtecek kadar cesur kadınlarımız, analarımız nene hatunlarımız da vardı. Tarihi inceleyecek olursanız.

Şimdi ise bir eşitsizliktir gidiyor. Tüm ciddi ve geyik ortamlarında aynı anda. Neden anlaşamazlar ki yüzyıllar boyu anlaşmış olan kadın ve erkeklerimiz? Belki iktidar hep erkeklerdeydi, belki de yüzyıllar boyunca kadın alışmıştı erkeğini yönetmeye, yönlendirmeye ama kesinlikle öne çıkmadan. Örneğin Osmanlı imp. Hürrem sultanlar, safiye sultanlar gibi geri planda kalmışlar, ama devleti onlar idare etmiş.

Şimdi ne oldu kuzum acaba erkekler mi bilinçlendi yoksa kadınlar mı? Atatürk kadınlara ilk haklarını tüm dünyadan önce verdi. İktidar kimin elinde diye bir konu açmak istemiyorum çünkü tüm problemlerin anası iktidar mücadelesi, kim güçlü? İnsanların tek derdi güçlü olmak. Tamam da bu güç neden bu kadar önemli, evlilik cüzdanının kadına verilmesi neden bu kadar önemli, ya da erkeğin aile reisliği yerine ortak reislik olması, mal paylaşımı falan neden bu kadar tepki aldı.

Bütün savaşlarda bir kazanan ve bir de kaybeden olur ama aslında yalnızca kaybeden vardır. Belki o an için kazanmış olabilir ama inanın kaybedilen gözden yitirilen bir sürü değer yargıları vardır. Saygınız, sevginiz.

Peki bu savaş daha ne kadar sürmeli. Daha ne kadar bu eşitlik konusu ya da eşitsizlik konusu sırf kavga olsun diye, sırf birileri birilerini yesin bağırsın, kavga çıksın diye; sırf medyanın reytingi uğruna, tirajı uğruna devam mı etmeli. Belki size de sorabilirler bir gün ana haber bülteninde:

-Efendim karınız sizi bıçaklamış, acı var mı efendim? Acı hissettiniz mi? diye. Zaten oldum olası şu realite şovlara ısınamadım. Nedense bana itici gelir hep, çevremizde görmemiz gereken onca güzellikler varken.

Çözüm ise bence basit yada bileşenleri basit. Karşılıklı sevgi saygı ve güven. Hava su ve ekmek gibi o kadar gerekli ki bunlar. Bazen yaşlı çiftler görürüm el ele dolaşırlar en son baharlarında ama içleri hayat dolu umut dolu sevgi dolu. Ne kadar çok imrenirim onlara yıllarca yaşadığın hayat arkadaşınla yıllar boyu bitmek tükenmek bilmeyen sevgi mükemmel aşk, hayat aşkı. En büyük Aşk. İlk günkü sevgimle ölene dek el ele. Hayatı yaşamak görülebilecek tüm güzelliklerden tat almak için, hayatı paylaşmak için.

Sevgi saygı ve güven üçgeninde uzun ve mutlu yıllara. 


Alıntı: Tülay sürücüoğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Mutluluğun Anahtarı