Uzman Psikolog Aslıhan Kurt, çiftlerin birbirlerini tanıma sürecinde yaşanan sıkıntıları ve çözüm yollarını anlattı.
Kişilerin
birbirlerini tamamen tanıması ve bir kere tanıdıklarını düşündükten
sonra bir daha hiçbir değişiklik olmayacağını düşünmeleri hiç de
gerçekçi değildir. Eşlerin birbirini tanıması, ömür boyu sürecek ve hiç
bitmeyecek bir süreçtir. Bu yüzden “başlangıçtaki kişiyle şu anki kişi
arasında dünyalar kadar fark var”, ya da “seni hiç tanıyamamışım”
tarzındaki sıkça işitilen sözcükler, ilişki için bir tehlikeyi değil,
aksine gayet doğal bir gerçeği yansıtmaktadır. Bu durumu aşağı doğru ve
yana doğru giden iki süreçle açıklamak işi kolaylaştırır.
Birincisi,
eşinizi tanıdıkça mutlaka daha aşağıda ya da daha içeride, hiç
bilmediğiniz başka bir özelliğinin bulunduğunu keşfedersiniz. Bu doğal
bir şeydir, bir suç değildir, hele eşinizin bir “suçu” hiç değildir.
Şöyle ki, kişiliğin özelliklerini üst üste geçmiş soğan kabukları olarak
düşünmekte fayda vardır. En dışta, herkesin bildiği ve görebildiği
özellikler, içerilere doğru sadece yakınların bildiği özellikler ve daha
içerilerde ise sadece kişinin kendisinin bildiği veya kendisinin bile
farkında olmadığı özellikler. Dışarıdan merkeze doğru, eşinizin kişilik
katmanı her tanıdığınız ve soyduğunuzda, içeride başka bir katmanın daha
var olduğunu keşfedeceksiniz ve o katmanı hiç tanımıyor olacaksınız. O
yüzden insanları tanıdıkça onların daha bilmediğiniz, tanımadığınız iç
içe geçmiş bir sürü özelliği olduğunu fark eder, ve sanki onu hiç
tanıyamamışsınız gibi hissedersiniz.
İkincisi, zaman, yatay bir
değişim eksenidir, zaman içerisinde insan her gün biraz daha değişir.
Yıllar, yaşananlar ve değişen psikolojik gelişim dönemleri insanları
değiştirecektir. Bu yüzden insanları tanıdığınızı düşündüğünüz zaman, o
çoktan bir miktar değişmiş olacaktır. Bu durum, sağlıksız bir değişim
değil, aksine gerekli ve kaçınılmaz bir süreçtir. Bu yüzden hem eşinizi
tanıdıkça yeni özellikleri olduğunu keşfedeceksiniz, hem de eşinizin
özellikleri, ilgileri, zevkleri zaman geçtikçe değişecek. Bu yüzden
eşlerin birbirlerini tanımasından daha önemli olan şey, birbirlerini
sürekli tanımaya çalışmak ve yeni bir özeliklerini öğrendiklerinde
şaşırmamaktır. Bu şu demektir. Eşinizi tanıyıp bitirip “tanıdım” demek
yerine, onu hiçbir zaman tam olarak tanıyamayacağınız gerçeğini kabul
edip, onun hakkında sürekli yeni özellikler öğrenmeye açık olmak daha
gerçekçi ve sağlıklı bir tutum olacaktır. Bu tutum, karşılıklı olarak
eşleri birbirlerine duyarlı, birbirlerine dikkat eder ve birbirlerine
karşı alıcıları açık tutacaktır. Böyle bir tutum gerçek uyumun oluşması
için en önemli gerekliliktir.
Eşler arası uyumu bir “dans etme”
aktivitesine benzetebilirsiniz. Buna göre, uyum iki türlü olabilir. Ya
çift olarak kenarda oturup, hiç hareket etmeyeceksiniz ve böylelikle çok
uyumlu olacaksınız. Ya da piste ineceksiniz ve birbirinizin
hareketlerine uyumlu hareketler üretmeye çalışacaksınız. Aynı hayatın
kendisi gibi. Hayat enerjidir, dinamizmdir, harekettir ve eylemdir. O
yüzden kenarda hiç hareketsiz durarak uyumlu olmayı tavsiye etmeyiz.
Emin olun bir süre sonra birbirinizden sıkılır, sonra da
birlikteliğinizin bütün büyüsü yok olur ve giderek birbirinizi görmek
bile istemeyebilirsiniz. Bunun yerine piste inip, dans etmek çok daha
eğlenceli, çok daha yaratıcı ve çok daha geliştirici olacaktır. Uyumlu
dansta birbirinin hareketlerini tamamıyla bilip tahmin etmek mümkün
değildir. Yani birbirini tamamıyla tanımak. Bunun yerine diğerinizin
hareketlerini süreli izlemeli, onun hareketlerindeki değişimleri fark
etmeli ve ona en uygun olacak hareketi bulmalısınız. Tabii ki öbür
tekiniz de aynı şekilde.
Uyumlu çiftler hayat denen eşli dansta
spontan bir şekilde güzel figürler üretirler, aynı bir tangoda olduğu
gibi. Ve birlikte dans etmekten çok keyif alırlar, çok eğlenirler ve
birbirlerine sıkı sıkıya bağlanırlar. İşte gerçek uyum, dans çiftinin
dansları gibi değişken, yaratıcı, dinamik ve sürekli birbirine dikkat
gerektiren aktif bir süreçtir. Çaba harcayacaksınız, emek vereceksiniz,
terleyeceksiniz ve çok eğleneceksiniz.
Ayrılanlar bilirmiş ancak ayrılığın rengini, Kaybetmeyen ne bilsin yüreğinin dengini...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
-
Camili ( Macahel ) Macahel yöresi üç tarafı Karçal dağ silsilesi, bir tarafı Gürcistan sınırı ile çevrelenmiş doğal olarak ...
-
ONLAR BİR ZAMANLAR EKRANIN YILDIZIYDI 1980'lerin sonundan 20'lere kadar televizyon ekranlarından bir çok yerli dizi gelip geç...
-
İstanbul gurbetinde yapturdum yapilari, Ne gelen var ne giden, kitledum kapilari, Trabzon’dan kalk ta gel, sular gibi akta ge...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder