Oldu da o güzel birlikteliğinizin yerini bitmek bilmez kavgalar aldı?
Onu
ne zaman görseniz kalbiniz deli gibi çarpıyor, midenizde kelebekler
uçuşuyordu. Buna rağmen kendinizi ağırdan sattınız, ilgilenmiyormuş gibi
yaptınız.
O ise çabalarından hiç vazgeçmedi ve sonunda
hayatınıza girmeyi başardı. Ve büyü bozuldu. Artık ilgisi ve sevgisinin
eskisi gibi olmadığını hissediyorsunuz. Sebep mi arıyorsunuz? İşte
sebep: Aşkın tarifi kişiye göre değişir. Kimileri paylaşmak ve “bir”
olmak, kimileri ne kadar süreceği belli olmayan bir rüyada olma durumu,
kimileri ise sadece kişinin yalnızlığını bastırmakta kullandığı bir araç
olarak tarif ediyor onu.
Aşk, karşılığı olduğu zaman daha bir
anlam kazanıyor. Taraflar birbirlerinin gözünde yüceliyor, farklı bir
anlam kazanıyor. Aslında aşık olduğumuz kişi de bizi yansıtan bir ayna
gibi. İki insanın birbirine duyduğu aşk karşı karşıya duran iki aynadan
farksız. Yanlış veya acımasız gibi gelse de, aşk acıdan, üzüntüden
besleniyor. Sevdiğimiz kişiye kavuşunca ise yavaş yavaş etkisini
kaybetmeye başlıyor.
Yüzyıllardır aşkı açıklamaya çalışan kişiler
sayısız tartışmalara girmiş ama yine de ortak bir tanıma ulaşamamış.
Asıl önemli olan ve anlaşılması gereken şey aşkın yarattıkları. Yani
aşık olan insanların davranışları.
Aşkın imkansızlıklarla
beslenir. Bu yüzden de bazı insanlar sahip olamadıkları, sevgisinden
emin olamadıkları, hatta onları hor gören ve duygusal açıdan eziyet eden
kişilerin peşinden koşarak aşkı bulmaya çalışıyor. Nedense bu insanlar
sevgisini açıkça belli eden ve ilişkinin getirdiği sorumlulukları
taşıyabilen partnerlerden zaman içinde sıkılıyorlar. Bu durumda da
ilişki heyecanını, çekiciliğini yitiriyor ve kaçınılmaz sona yani
monotonluğa ve bitişe doğru yol almaya başlıyor. Çünkü kişi birlikte
olduğu insanda kendisini görmeye başlıyor. Hiç kimse birkaç ufak tefek
farklılık dışında kendisine tıpatıp benzeyen birisiyle birlikte olmak
istemez.
Akla takılan sorular...
İnsanlar çoğu zaman
aşkı kendilerinden kaçmak için bir fırsat olarak algılıyorlar. Çünkü aşk
sayesinde kendilerinde eksik olarak gördükleri yanları başka birinin
varlığı ile doldurabileceklerine inanıyorlar. Ama yine “ayna gibi olmak”
sorunu ortaya çıkıyor.
Aşk gerçekten de acıdan ve hüzünden
besleniyor. Bu yüzden aşkı fırsat olarak gören bu kişiler trajediye
ihtiyaç duyuyorlar. İlişkide huzurlu bir ortam oluştuğu anda bu huzuru
yıpratıp yıkacak bahaneler yaratmaya çalışırlar. Çünkü kendileriyle
barışık olmayan ve kendisini sevilmeye layık bulmayan bu insanlar
başkalarının sevgisine de inanmayacaktır. İlişkiye olan inancın var
olmaması, kişiyi ilişkinin monoton ve sıkıcı olduğuna ikna edecektir.
EKOLAY...
Ayrılanlar bilirmiş ancak ayrılığın rengini, Kaybetmeyen ne bilsin yüreğinin dengini...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
-
Camili ( Macahel ) Macahel yöresi üç tarafı Karçal dağ silsilesi, bir tarafı Gürcistan sınırı ile çevrelenmiş doğal olarak ...
-
ONLAR BİR ZAMANLAR EKRANIN YILDIZIYDI 1980'lerin sonundan 20'lere kadar televizyon ekranlarından bir çok yerli dizi gelip geç...
-
İstanbul gurbetinde yapturdum yapilari, Ne gelen var ne giden, kitledum kapilari, Trabzon’dan kalk ta gel, sular gibi akta ge...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder