5 Ocak 2011 Çarşamba

SAKARYA - YÖRE SÖYLENCELERİ

Ağaç Baba Söylencesi (Erenler Tepesi), Sakar Dede Söylencesi (Erenler), Sabancı Baba Söylencesi (Sapanca), Şeyhler Söylencesi (Kaynarca), Sakarya'da en çok bilinen söylencelerdendir.


Ağaç Baba Söylencesi:Adapazarı'nın Erenler Tepesi’nde Ağaç Baba adlı bir ermiş yatmaktadır. Söylenceye göre; baharda ormana iner, boş tarlalara fidanlar diker ve ağaç yetiştirirmiş. Ağaç Babanın diktiği ve yetiştirdiği ağaçları kesen veya zarar verenlerin başları bin bir bela ve felaketten kurtulamazmış. Ölüm döşeğindeki Ağaç Baba, çevresindekilere “iki dünya mutluluğu bulmak istiyorsanız, benim gibi ağaç dikin” diye öğüt vermiş.
Sakar Dede Söylencesi:
Söylenceye göre; günün birinde Sakar Dede adlı bir ermişin yolu Adapazarı'na düşmüş. Sakarya nehri üzerindeki Beşöprü'den geçerken durdurulmuş ve kendisinden baç-vergi” istenmiş. Ermiş “parası olmadığını” söyleyerek geçiş izni istemiş ama izin verilmediği hatta hakaret işitmiş. Dede eliyle Kirazca Köyü yönünü göstererek bir dua okumuş, daha duası bitmeden nehir yatak değiştirerek ovanın başka yönünden akmaya başlamış. O günden itibaren yeni yatağından akan ırmağa “Sakar Dede Irmağı”, sonraları “Sakari Irmağı” denmiş. O gün bugün Erenler Tepesi’nin eteklerindeki türbede yatan ermişin “Sakar Dede” olduğuna inanılmış.
Sabancı Baba Söylencesi:
Söylenceye göre; Samanlı Dağları eteklerinde “saban” yapıp satarak geçinen bir ermiş varmış. Sabancı Baba, her geçen gün yoldan çıkan halkı çok uyarmışsa da söz dinletememiş. Bir gün Sabancı Baba’nın “senin yolunu terk eden bu halkı bildiğin gibi yap ya Rabbi” diye dua ettiği ve çekip gittiği görülmüş. Birkaç dakika içinde insanların helak olduğu, insanlarla birlikte ovanın da çöktüğü ve derin bir gölün meydana geldiği görülmüş. Bu olay üzerine yeni oluşan göle “Sabancı Baba Gölü” deniş, zamanla göl “Sapanca” adını almış.
Şeyhler Söylencesi:
Söylence'ye göre Sultan Orhan'ın kumandanlarından Akçakoca, bölgeyi fethedip Karadeniz'e doğru ilerlerken Şeyhler Köyü’nün (bugün Kaynarca ilçesi) güney batısında askerleriyle mola vermiş. Bu sırada Akçakoca ile yüzlerce askerinin karnını doyurma işini Konak Köyü’nden Şeyh İsmail üstlenmiş. Biraz sonra eIinde bir-iki kişilik yemekle karargâha gelen Şeyh İsmail, yemeği bırakıp kenara çekişmiş. Duruma kızan Akçakoca, bir kişilik yemekle yüzlerce askerinin tıka basa doyduğunu hayretle görmüş ve kalkıp Şeyh İsmail’in elini öpüp, bir dileği olup olmadığını sormuş, o da “ezan sesi duyulan yerlerin kendisine vakfedilmesini” arzu etmiş, Akçokaca da şeyhin dileğini yerine getirmiş. O gün bugün vakfedilen bölge Şeyh tımarı olarak tanınmış bilinmiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Mutluluğun Anahtarı