ÇORUM’DAKİ ARKEOLOJİK KAZI VE ARAŞTIRMA TARİHÇESİ
İki
kıta arasındaki konumununun, coğrafyasının, başta madene dayanan
zenginliklerinin sağladığı olanaklar, Anadolu’nun Yakındoğu insanlık
tarihinin evrelerinden itibaren gelişmeye başlamış yüksek kültürlerin
sahibi olmasını, doğu-batı kültürleriyle sürekli ilişki içinde kalmasını
sağlamıştır. Ancak bu yarımadanın anıt ve şehirlerinin araştırılması
komşu ülkelere bakınca, çok geç başlamıştır. Yakındoğu’nun, Doğu
Akdeniz’in, hatta Batı Anadolu’nun büyük tarih ve sanat merkezlerinin
çok erken tarihlerde gün ışığına çıkarılmasına karşın, Anadolu’nun
zengin kültür bölgeleri karanlıkta kalmıştı. 19. yüzyılın ilk çeyreğinin
sonundan itibaren(1825) batının bilgin, araştırıcı, aydın seyyahlarının
Boğazköy’ü, Alaca höyük’ü görmeleri, Yazılıkaya kabartmalarının alçı
kopyalarını almalarına, hatta Boğazköy, Alacahöyük gibi merkezlerde kısa
süreli kazı yapma çabalarına rağmen Anadolu araştırmaları beklenen
düzeyde olmamıştır.
Ancak, 1834 yılında arkeolog ve mimar Charles Texier, Orta Anadolu’da
bir keşif gezisine çıkar. Antik yazarlardan Strabon’un sözünü ettiği
Galat kavmi Trokmilerin başkenti Tavium’u ararken, 28 Temmuz’da
Boğazköy’e gelir. Texier burada on gün kalarak, harabelerin ölçümlerini
yapıp kent planını çıkardı, kent kapılarının ve şehir surlarının
resimlerini çizer. Onu en çok heyecanlandıran şey, Yazılıkaya’daki
kabartmalar olur. Kentin yakınındaki bir kaya kütlesi üzerinde silahlı
adamların, uzun elbiseli kadınların, aslanların, panterlerin ve efsanevi
yaratıkların tasvirleri bulunmaktadır. Ayrıca, bilinmeyen bir
hiyeroglif yazısının gizemli işaretleri de vardır. Texier gördüklerini
1839’da yayınlaması üzerine bir çok kaşif ve bilim adamı Boğazköy’e
gelerek araştırma ve incelemede bulunur. Bu çalışmaların sonucunda 1906
yılında ilk bilimsel kazı çalışmalarına İstanbul
Arkeoloji Müzesi adına Theodor Makridi Bey’le birlikte Hugo Winckler
tarafından başlanır. Bulunan tabletler arasında, anlaşma taslakları ve
Mısır firavunu II. Ramses ile Hitit Kralı III. Hattuşili’nin bir birine
yazdıkları mektuplar vardır. Bundan da anlaşıldı ki, burası, Hatti
ülkesinin, Hitit İmparatorluğu’nun başkenti Hattuşa’dır.
Texier’den bir
yıl sonra, bir coğrafyacı ve jeoloji meraklısı olan İngiliz William
Hamilton 1835-1836 yılları arasında Anadolu’ya yaptığı bir gezide
doğrudan Boğazköy’e gider. Burada yaptığı çalışmanın ardından anıtlarla
dolu ikinci bir kenti daha keşfeder; bu kent “Euyuk”, yani Boğazköy’e 34
kilometre uzaklıktaki Alacahöyüktür.
Bu keşiflerin ardından çalışmalara başlayan kazı ekipleri 20. yüzyılın
ortalarına doğru Çorum’daki araştırmaları hızlandırmışlardır. 1926
yılında H.H. Von der Osten, ardından Boğazköy Kazı başkanı Kurt Bittel,
Çorum’da geniş bir arkeolojik yüzey araştırması gerçekleştirmişlerdir.
Türkiye’de 1930 yılından sonra, Hitit kültürü hakkında kazanılan
bilgilerin ışığında Hitit kültürüne öncülük eden daha eski kültürlerin
araştırılması için çalışmalara başlanmıştır. Türkiye’de arkeolojinin
üniversitelerde bir bilim dalı olarak kurulup gelişmesini, Hitit
kültürünün ve ona kaynaklık eden daha eski yerli Anadolu kültürlerinin
sistemli kazılarla araştırılmasını Atatürk’e borçluyuz. 1935 yılında R.
Oğuz Arık tarafından başlanılan ve H. Zübeyr Koşay, Mahmut Akok
tarafından sürdürülen Alacahöyük kazıları bu bilimsel ilginin ilk
girişimidir. Alacahöyük Atatürk vasiyetine sadakatin ilk simgesidir. Bu
kazılar, Hitit çekirdek bölgesinde Hititlerden önce, MÖ. 2300-2000
yıllarında bölgede yüksek bir kültürün varlığını kanıtladı. Çorum’un da
içinde bulunduğu kültür bölgesinin bu çağda prensliklerle yönetildiğine
ışık tutan keşifleri Alacahöyük prens ve prenses mezarları temsil etmektedir.
Alacahöyük kazıları ile birlikte çevrede yapılan bilimsel araştırmalar
sonucunda, Alaca’nın 30 km kuzeyindeki Çikhasan Köyünde bulunan Pazarlı
Örenyeri, 1937-38, Çorum merkeze
bağlı Büyük Güllücek köyündeki Kaletepe’de 1947-1949 ve Kuşsaray
köyünde ise 1966 yılında Türk Tarih Kurumu adına kazı çalışmaları
yapılmıştır. Bu dönemde Alaca Eskiyapar örenyerinde de Raci Temizer
başkanlığında
yapılan kazılara devam edilmiştir. Ayrıca yörede Tahsin Özgüç, 1946
yılında Mislerovacığı’nın 3 kilometre batısında Demirciçeşme’de
(Yeniköy) kısa süreli bir sondaj çalışması, 1963 yılında P. Meriggi,
1980 yılında T. Özgüç ve aynı yıllarda Roma yolları ve mil taşları
üzerinde araştırma yapan H. David French çalışmalar yaparak sonuçlarını
yayınlamışlardır. Yakın zamanda 1988-1990 yılları arasında Aygül Süel,
1996-2003 yılları arasında ise Tunç Sipahi ve Tayfun Yıldırım Çorum’daki
yüzey araştırmalarına devam etmişler, sonucunda da arkeolojik kazılara
başlamışlardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder