Karabük
ve çevresi, Hititlerin; M.Ö 1200 tarihinde yıkılmasından sonra
sırasıyla Firik’lerin Kimmer’lerin, Lidyalıların ve Pers’lerin
egemenliği altına girmiştir. M.Ö 64 yılında Pontus Kralı Mithridates
Evpator’un yenilmesi üzerine Paflagonya bölgesi Romalıların eline
geçmiştir. Roma Dönemi’nde Eskipazar İlçesinde Hadrianapolis ve
Kimistene antik kentleri önemli birer yerleşim merkezi olmuştur. M.S.
395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye ayrılınca Karabük ve çevresinde bu
defa uzun sürecek bir Bizans Dönemi başlamıştır. Bizans döneminde
Eskipazar ve Safranbolu birer piskoposluk merkezi olarak yörede etkin
dinsel yerleşim alanları durumuna gelir.
1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra Türkler Anadolu içlerine doğru hızla ilerlemeye başladılar. 1075’ de İznik’i ele geçirerek Anadolu Selçuklu Devleti’ni kuran Süleyman Şah’ın komutanı Emir Karatekin Çankırı’yı fethettikten sonra Karabük ve çevresindeki kentlere yönelmiş ve 1084 tarihinde Ovacık, Eskipazar, Eflani ve Safranbolu’yu ele geçirmiştir. Bu tarihten sonra ele geçen bu topraklar Bizans ve Türkler arasında el değiştirmiştir. 1186 tarihinde Anadolu Selçuklu Devletini 11 oğlu arasında bölüştürmüştür. Bu tarihten itibaren
1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra Türkler Anadolu içlerine doğru hızla ilerlemeye başladılar. 1075’ de İznik’i ele geçirerek Anadolu Selçuklu Devleti’ni kuran Süleyman Şah’ın komutanı Emir Karatekin Çankırı’yı fethettikten sonra Karabük ve çevresindeki kentlere yönelmiş ve 1084 tarihinde Ovacık, Eskipazar, Eflani ve Safranbolu’yu ele geçirmiştir. Bu tarihten sonra ele geçen bu topraklar Bizans ve Türkler arasında el değiştirmiştir. 1186 tarihinde Anadolu Selçuklu Devletini 11 oğlu arasında bölüştürmüştür. Bu tarihten itibaren
özellikle
Melik Ruknettin, II. Süleyman Şah, Muhittin Mesut ve Gıyasettin
Keyhusrev Selçuklu sınırlarını genişletmiştir. 1196 tarihinde Ankara
Meliki Muhiddin Mesut Kastamonu taraflarında Bizanslılarla bir buçuk yıl
savaştı. Safranbolu kalesini dört ay mancınıklarla kuşattıktan sonra
fethetti. Safranbolu kalesinin alınmasıyla Türkler yöreye hukuken de
egemen oldular ve kalenin “Dadybra” olan adını “Zalifre” olarak
değiştirdiler. Bölge sınır olması sebebiyle Selçuklu-Bizans arasında sık
sık el değiştirmiş ve tekrar Türklerin eline geçmesi 1213 yılına
rastlamaktadır.
Bölgede
sırasıyla; Çobanoğlu Beyliği, Umuroğulları Beyliği, Candaroğulları
Beyliği, hüküm sürmüştür. 1326 yılından, Safranbolu’nun Osmanlı
egemenliğine geçtiği 1416 yılına kadar, taraflar arasında birkaç kez el
değiştirdiği görülmektedir. 1402 yılında yapılan Ankara Savaşı
sonrasında Karabük ve çevresi İsfendiyaroğulları Beyliğinin eline geçer.
Fetret Dönemi sonunda Çelebi Mehmet tarafından 1416 yılı itibariyle
Osmanlı egemenliğine tamamen geçmiştir. Karabük ve çevresi kesin olarak
Osmanlıların eline geçmesiyle Bolu sancağına bağlanmıştır. 1694
tarihinde Bolu Sancağı kaldırılınca Voyvodalık haline getirilmiş ve 1694
tarihindeki bir Hatt-ı Hümayunla yeni oluşturulan Viranşehir
Voyvodalığına bağlanmıştır. 1811 tarihinde Viranşehir Voyvodalığı
kaldırılarak Viranşehir Sancağı durumuna getirilmiştir. Sancağın yönetim
merkezi ise Safranbolu idi. Karabük ve çevresi Milli Mücadele
yıllarında uzun bir süre Kastamonu’ya bağlı kalmıştır. Karabük ve
çevresindeki olaylar bu dönemde Safranbolu merkezli olarak gelişmiştir.
1. Dünya Savaşı sırasında tümü Karabük, Safranbolu, Eflani ve Ulus
askerlerinden oluşan 42. Alaydan Çanakkale cephesinden 7 yada 8 kişi
geri dönebilmiştir. Kurtuluş Savaşında, Kuvay-i Milliye’nin deri ve
ayakkabı ihtiyacı büyük ölçüde Safranbolu’dan karşılanmıştır.
İlimiz, dünyanın çok az yerinde rastlanacak zenginlikte bir kültür mirasına sahiptir. Tespit edilebilen 21 adet arkeolojik alan, 5 adet Kentsel Sit Alanı, 4 Adet Doğal Sit Alanı, 1417 adet tescilli eser, 693 adet yazma eser, 1088 adet basma eser, 32 adet tümülüs, 4 adet höyük, 100’den fazla kaya mezarının yanında, tescili yapılmamış envanterleşmemiş binlerce kültür varlığına sahiptir.
Bugünkü Karabük, Safranbolu’ya bağlı Öğlebeli köyünün 13 haneli bir mahallesi iken 1934 yılında Ankara-Zonguldak demiryolunun açılması ile birlikte istasyon adı olarak ilk kez Devlet Demiryolları haritasında görülmeye başlar. Karabük’ün kuruluş öyküsü, aynı zamanda Cumhuriyet tarihimizde Endüstrileşmenin öyküsü ile eş zamanlıdır. 3 Nisan 1937 de büyük önder ATATÜRK’ ün direktifleri ile zamanın Başbakanı İsmet İNÖNÜ tarafından Demir-Çelik fabrikalarının temeli atılır ve bu tarihten itibaren ülkenin sanayileşme sürecinde yerini alır. Karabük 1939 yılında Belediye, 1941 yılında Nahiye olur. 3 Mart 1953 yılında 6068 sayılı yasa ile İlçe haline gelir. Cumhuriyet kenti Karabük 550 sayılı kanun hükmünde kararname ile 6 Haziran 1995 tarihinde 78. İl olarak Türkiye idare sistemindeki yerini alır.
İlimiz, dünyanın çok az yerinde rastlanacak zenginlikte bir kültür mirasına sahiptir. Tespit edilebilen 21 adet arkeolojik alan, 5 adet Kentsel Sit Alanı, 4 Adet Doğal Sit Alanı, 1417 adet tescilli eser, 693 adet yazma eser, 1088 adet basma eser, 32 adet tümülüs, 4 adet höyük, 100’den fazla kaya mezarının yanında, tescili yapılmamış envanterleşmemiş binlerce kültür varlığına sahiptir.
Bugünkü Karabük, Safranbolu’ya bağlı Öğlebeli köyünün 13 haneli bir mahallesi iken 1934 yılında Ankara-Zonguldak demiryolunun açılması ile birlikte istasyon adı olarak ilk kez Devlet Demiryolları haritasında görülmeye başlar. Karabük’ün kuruluş öyküsü, aynı zamanda Cumhuriyet tarihimizde Endüstrileşmenin öyküsü ile eş zamanlıdır. 3 Nisan 1937 de büyük önder ATATÜRK’ ün direktifleri ile zamanın Başbakanı İsmet İNÖNÜ tarafından Demir-Çelik fabrikalarının temeli atılır ve bu tarihten itibaren ülkenin sanayileşme sürecinde yerini alır. Karabük 1939 yılında Belediye, 1941 yılında Nahiye olur. 3 Mart 1953 yılında 6068 sayılı yasa ile İlçe haline gelir. Cumhuriyet kenti Karabük 550 sayılı kanun hükmünde kararname ile 6 Haziran 1995 tarihinde 78. İl olarak Türkiye idare sistemindeki yerini alır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder